Birmingham City Üniversitesi (BCU) Faculty of Computing Engineering and the Built Environment, Araştırma ve Endüstriden Sorumlu Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Şeker, “Bilimsel Analiz, Verinin Gücü ve Güçlendirdikleri” başlıklı konferansını vermek üzere İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne (İKÇÜ) konuk oldu. Toplantıda veri bilimi alanı hakkında açıklamalar yapıldı.
Türkiye Veri Bilimi Alanında Stratejisini Belirlemeli! Veriler üzerinden insan üzerinde hâkimiyet kurulabildiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, “Günümüz dijital dünyasına yönelik kullanılan ‘Bir ürüne para ödemiyorsanız ürün sizsiniz’ diye bir söz var. Sosyal medya üzerinden olsun, bankacılık hizmetleri, mesajlaşma, e-posta gibi birçok uygulamadan faydalanıyoruz ama kullandığımız her uygulamada birer iz bırakıyoruz. Bu uygulamalar üzerinden kişisel eğilimlerimiz tespit ediliyor. Bu mecralar seçim kazandıran veya kaybettiren bir metaya dönüşmüş durumda. Dolayısıyla ülkelerin kaderini belirleyen bir boyuttan söz ediyoruz. Yapay zekâ üzerinden yapılan analizler stratejik noktalarda kullanılıyor” şeklinde konuştu.
Büyük Veri Projesi’nde Olmaktan Gurur Duyuyoruz
Prof. Dr. Köse, bu projenin Türk Yükseköğretimine ivme kazandıracağını belirtti. Köse, “Bilindiği üzere ‘yüzde yüz yerli, yüzde yüz İKÇÜ imzası taşıyan 34 modüllü bir UBYS’miz var. Bu sistem, 23 üniversitede bir buçuk milyon kullanıcı tarafından kullanılmaktadır. YÖK’ün de dikkatini çeken bu İKÇÜ markası sayesinde Büyük Veri Projesi’nde yer almaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu.
Veri Bilimi Stratejimizin Belirlenmesi Şart
Prof. Dr. Hüseyin Şeker, “Devletler, politika geliştirmede, güvenlik açıklarını kapatmada, bu konuda çok geride kaldı. Ekonomik gelişime olan etkisini görünce konunun öneminin farkına varıldı. Her ülkenin kendine göre bir veri hazinesi var. Türkiye’nin de birçok alanda verileri var. Örneğin sağlık alanında, sağlık verilere çok hassastır. Sağlık Bakanlığı’nın oluşturacağı bir strateji grubuyla çizgilerini belirlemesi lazım. Veriyi siz araştırmacılara nasıl açacaksınız? Bunun imkânı var mı? Ne kadarını, ne kadar süreli açacaksınız? Bu başlıkların belirlenmesi stratejinin parçası. Veriye ulaştınız, bu verilere analiz edecek kapasiteniz var mı? Bu verilerin güvenliğini sağlayacak yedek merkezleriniz var mı? Bu noktada Bakanlığa üç veri merkezi önerim oldu. Bu şehirler Erzurum, Ankara veya Konya ve İstanbul olmuştu. Örneğin İstanbul’daki ana merkezin bir deprem veya başka bir felaketi düşünerek kopyasının olması lazım. Niye Erzurum? Çünkü soğuk bir şehir. Veri merkezlerinde ortaya çıkan çok fazla yüksekliklerdeki ısıyı soğutmak için muazzam bir enerji harcanıyor. Bu yüzden soğuk şehirleri önermiştim. Veri toplamak, ulaşmak, analiz etmek çok zor. İnsan gücünde sıkıntı yok. Bu alanda çalışan çok sayıda araştırmacı, Türk bilim insanı olduğunu biliyorum” şeklinde konuştu. (BSHA- Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder