İller

8 Şubat 2023 Çarşamba

​ACI ÜZERİNE YAZI YAZMAK


            Yaşadığımız durumu nasıl nitelendirmek gerek bilemiyorum; ancak, derin acı ve dramların yaşandığı büyük bir felaketle karşı karşıyayız!

            Yıllardır yazı yazarım ama bu yazıyı yazmak kadar zorlandığım ve çaresiz kaldığımı hiç hatırlamıyorum.

            Bırakınız televizyonlarda acı manzaraları görmeyi telefonumda bile haberlere bakmaktan korkar hale geldim, çoğunuzunda aynı duyguları yaşadığına inanıyorum.

            Birde orada bulunan ve bu acıyı bizzat yaşayanların durumunu düşününce Allah(c.c.)'a sığınmaktan başka bir çıkış yolu bulamıyorum.

            Yüce Rabb'im, bu kaosun geçmesi için başta felaketi yaşayanlar olmak üzere hepimizin yardımcısı olsun yaşanan acılara boyun bükebilme sabır ve metanetini versin!

            -Başka kime neye sığınabiliriz ki?

            Elbette ki, Yüce Allah'tan gelene boyun eğecek, sabredeceğiz; ancak, bu yaşanan felaketlere niye duçar olduk bunun maddi ve manevi sebeplerinin muhasebesi de yapacağız.

            Bu muhasebeyi bugün yapmanın yersiz olduğunu düşünmekle birlikte yaşadığımız kaos ortamı yerini sükunete bıraktıktan sonra unutulmamasının gerekliliğine de inanıyorum!

            Bu felaketin yaşanması bundan sonra yaşanmayacağının garantisi olmayıp bizim gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkenin her yerinde yaşanması ihtimal dahilindedir.

            Zor zamanlarda kenetlenme ve yardımlaşabilme hasletine sahip bir millet olmakla birlikte normal zamanlarda dünü çabuk unutan ve birbiriyle didişen bir yanımız olduğu da bir gerçektir.

            Olması gerektiği gibi insanımız büyük bir sağduyu içinde olup felaket bölgesine imkanları ölçüsünde takdire şayan bir şekilde yardım yapmanın yarışı içerisindedirler, elhamdülillah!

            Elbette ki, Allah(c.c.) rızası için yapılan her türlü yardımın karşılığını Allah(c.c.) verecektir.

            Her insan elinden geldiği ve sorumluluğu nispetinde her zaman üzerine düşeni yerine getirmek zorundadır.

            Yaşanan her olayın maddi ve manevi boyutu olduğu toplumun her ferdi tarafından bilinmeli, ilim adamları ve hocaların ikazları dikkate alınmalıdır.

            Her insanının inanıp inanmama özgürlüğü olmakla birlikte her ne sebeple olursa olsun din ile ilmi çatıştırma akılsızlığı içinde olmamalı ve sonuçlarına bakmalıdır.

            Birçok ilim ve din adamı kendi gerekçeleriyle büyük bir depremin yaşanacağını çok önceden beri sürekli dile getirmişlerdir.

Mesela, Prof.Dr. Naci GÖRÜR ve Ahmet Mahmut ÜNLÜ(Cübbeli Ahmet) hocaların konuyla ilgili videoları her yerde mevcuttur.

Biri yer bilimine diğeri Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflere göre açıklamalar yaparak böyle bir felaketin yaşanacağını çok önceden dile getirerek ikazda bulundular.

Ben hem dini hem de yer bilimine uygun bütün açıklamaları değerli buluyor ve ilgililer tarafından dikkate alınması gerektiğine inanıyorum; çünkü, benim dinim her türlü ilmi çalışmanın yapılmasına karşı olmadığı gibi desteklemektedir.

Bakıyorum televizyonlara çıkan bazı ilahiyatçılar Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflere dayanarak açıklamalarda bulunan hocaları eleştiriyor, anlamak mümkün değil!

Bir din aliminin açıklamaları sizi niye rahatsız ediyor, akıl işi değil!

Ha bu açıklamaları büyük acıların yaşandığı bugünlerde yapsa zamanı bugün mü diye bir takım eleştirilerde bulunulabilir; ancak, açıklamalar çok önceden yapılmıştır.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi her olayın maddi ve manevi boyutu olduğu bilinmeli; insan aklına göre oluşturduğu bazı gerekçe ve sorularla bunu yok saymaya çalışmamalıdır;.

Çünkü, aklımızın almadığı o kadar çok olay var ki, bunları aklımızla ölçemeye kalkarsak ölçemeyiz; Allah(c.c.) korusun bu insanı imansızlığa götürebilir.

Onun için gerek ilim ve gerekse din adamlarının açıklamaları başta sorumluluk sahipleri olmak üzere herkes tarafından dikkate alınmalıdır.

Ayrıca, yaşanan bu felaket üzerinden her türlü menfaat sağlama söz ve davranışlarından kaçınılmalı özellikle siyasi hesaplaşmalar ileriye ertelenmelidir.

Birde sosyal medya ve diğer medya organlarında deprem bölgelerinde hırsızlık en iç acıtanı ve sinir bozucu olanı da organ mafyası ve çocuk kaçırma haberlerini görüyoruz ki, bu durum sinirlerimizi altüst etmektedir.

Bu durumun önlenmesi için acilen bu kanı bozuk, aşağılık adamlara en ağır cezalar verilmesi için Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmalıdır.

Elbette ki, bu yazıyı okuyanların düşündüğü gibi ben de anında asılmalarını istiyorum da yasalarımız buna uygun değil!

Bu felakette yakınlarını kaybedenlere Allah(c.c.)'tan sabır, yer altında yaşam mücadelesi veren insanımıza ulaşılması için yardım ve yaralılarımıza acil şifalar, depremde şehit olan Müslüman kardeşlerimize rahmet diliyorum.

Her türlü günahımız ve isyanımıza rağmen Yüce Rabb'im yardım ve rahmetini eksik etmesin!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder