İller

22 Haziran 2023 Perşembe

​BİR BAYRAMLIĞIMIZ BİLE YOKTU…


Biz, çocukluğumuzda hiçbir şeyi bayramlık istediğimiz kadar istemedik. Çünkü bizim çocukluğumuzda maddi sıkıntılar vardı. Bayramlığı, bayram şekerini ve de harçlığı sadece bayramdan bayrama görürdük. Ramazan bayramında aldığımız giysilerimizi Kurban bayramında da giymek zorunda idik. Ha, bu bayramlığı gidip biz değil büyüklerimiz alırdı. Yani seçme şansımız da yoktu. Alınanlar hep bir beden büyük alınırdı, seneye de giysin diye... Giysilerimiz içine katlanır büyüdükçe de katlar açılırdı. Ayakkabımız büyük olunca parmaklarımızın ucuna çapıt (bez) koyardık. Bayramda da olsa erkekler kara lastik, kızlar patik ayakkabı giyerlerdi.
*
Yokluk vardı fakat bu yokluğa rağmen çocukluğumuzu yaşama adına mutlu idik. Kara (siyah) veya gök (mavi) önlükte giysek ruhumuz önlüğümüzün yakası gibi bembeyazdı.  Çantamız bez, defterlerimiz sarı yapraklı, kitaplarımız ve defterlerimiz gazete kâğıdı ile kaplasak da çocukluğumuz mutluluk kapsam alanında idi. Yırtılan kitap ve defterlerimizi ellerimizle şişede yaptığımız erik sakızı ile yapıştırırken hayata dört elle yapışmaya çalışırdık.
*
Oyunlarımızı sosyal medya da ya da oyuncaklarla değil kendi ellerimizle yaptıklarımızla oynardık. Mesela arabamızı sağlam olsun diye kırmızı toprağın çamurundan, çelik çomağımız kolay kolay kırılmasın diye meşeden kendi ellerimizle özene bezene seçerek yapardık.
*
Avcılığımızı; lastikli çatal sapanla, cırık sepeti, olta, balık sepeti ile yapardık. Mahalle kavgalarımızı ellerimizle ördüğümüz bez sabanla taş atarak yapardık. Yine mahalle maçlarını sırtımızda eşofman ve forma olmasa da plastik topla ayağımızda kara lastikle milli maç havasında yapardık.
*
Diriltmemiz, yakar topumuz, saklambacımız, beş-dokuz taşımız, ip atlamamız kızlar için vazgeçilmez oyunlardı. Öyle güzel oynanırdı ki ne stres kalırdı ne de yorgunluk.
*
 ERGENLİK NEDİR BİLMEZDİK… GİRMEYE ÇALIŞSAK ÇALIYLA, SÜPÜRGEYLE, OKLAVAYLA YA DA PİŞİRGEÇLE ÇIKARIRLARDI.
*
Sofrada tabaklarımız ayrı değildi. Yemeklerimiz yer sofrasında tirkide-tepside hep birlikte yerdik. Çocuk odamız yoktu yer döşeklerinde kardeşlerimizle birlikte yatardık. Yatakta da muhabbetimiz bitmez annemiz sesimize gelir akşam yatmasını sabah kalkmasını bilmezsiniz diyerek kızardı.
*
Acıkınca ekmek arası katığımız çikolata, sosis değildi plastik tencereden aldığımız yufka ekmeğin arasına sıktığımız keş peyniri idi. Ne güzel de yerdik. Okuldan gelince en güzel yiyeceğimiz tasa doldurduğumuz ayran ya da süte ıslatılmamış yufka ekmeği karıştırarak yemekti.
*
Yemek beğenmeme lüksümüz yoktu. Ben onu yemem dersek annemizin zıkkımın kökünü ye diyerek yal kovasına ya da kedi çanağına döküşünü seyretmek kalırdı bize.
*
Sütümüz yoğurt ve ayranlarımız hazır değildi. Annelerimiz ve ablalarımız kendi elleriyle sağdıkları sütten idi. Ayranımız annelerimiz ya da ablarımızın tarafından deri pişeklerde imece usulü ile yapılırdı. Yayık sonrası ekmeğe sıktığımız tereyağının tadını marketlerde satılan en kaliteli tereyağında bugün bulamazsınız. Onun için süt ürünlerinde kalite aramazdık. Kendimiz güttüğümüz davar ve ineklerin ürünleri yer içerdik.
*
Yüzmeyi yüzme havuzlarında değil derede pijamalarımızı şişirek öğrenmeye çalışırdık. Topumuzu sanal âlemde ve halı sahada değil harmanda toprak zeminde yapardık. Düşer bir tarafımız yaralanırsa hastaneye değil ya çamur ya da bez yakıp basıp maça devam ederdik.
*
SONUÇ OLARAK; çocukluğumuzda gönlümüze göre bayramlık alamasak da çocukluğumuzu doya ya yaşadık diye düşünüyorum. Evet BİZ, ÇOCUKLUĞUMUZDA BUGÜNÜN ÇOCUKLARININ İSTEMEDİKLERİ BAYRAMLIĞI İSTERDİK… GÜNÜMÜZ ÇOCUKLARI DA BİZİM ÇOCUKLUKTA YAŞADIĞIMIZ DOLULUĞU İSTEMEKTEDİRLER.
*
RABBİM; BAYRAMLIK İSTEMEYEN BU ÇOCUKLARIN YARDIMCISI OLSUN. ÂMİN.
*
BAYRAMINIZ MÜBAREK DUALARINIZ KABUL OLSUN…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder