İller

16 Şubat 2022 Çarşamba

​14 Şubat Sevgililer Günü


Kökeni Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bayram günü olarak ortaya çıkmış, bugün kapitalizmin sömürü aracı olarak kullandığı "14 Şubat Sevgililer Günü"nün ben de hiç bir karşılığı olmamakla birlikte birkaç söz de bizden olsun istedim.

Kimin adına düzenlenirse düzenlensin bir gün bile olsa sevgiyi, sevgiliyi öne çıkarmanın hediye vermenin kime ne zararı var, diyebilirsiniz.

Elbette ki, menfaatsiz, karşılıksız sevmenin, hediyeleşmenin kimseye bir zararı olmaz; ancak, kapitalizmin her attığı yeme atlamamak, özellikle de İslam dışı kültürlerin masumane gibi görünen bazı tuzaklarına, yönlendirmelerine karşı dikkatli de olmak gerekir.

Çünkü, yapabileceğimiz bazı yanlış davranışlardan oluşacak zararların telafisinin zor olacağını düşünüyorum.

Her neyse; meşru sınırları içerisinde sevgi, sevmek güzel şey; sevgi, sevgili güzel olmasaydı Hz. Allah(cc) Peygamber Efendimize (sav) "HABİBİM" yani sevgilim der miydi?

Bugün emperyalizmin kitle iletişim araçlarıyla bize sunduğu sevgi midir, aşk mıdır yoksa ahlaksızlık mıdır çok değil azıcık düşünelim!

-Dizi senaryolarıyla karmaşık ilişkilerin, ahlaksızlıkların aşk gibi sunulduğu, rezilliklerin diz boyu olduğu günümüzde sahi gerçek sevgi nedir?

Gerçek sevgi, gerçek aşk; sevgiliye duyulan özlemin, görülemeyen her anın ve hiç görememenin acısının yürekte hissedilmesidir!

Sevgi kolay gibi görünse de zor olup emek ister; en önemlisi fedakârlık, bir ömür boyu yürekte yanan kor gibi hasret ister!

Sevgi sözde değil, özdedir. Özde olan bir sevdanın, aşkın en güzel örneğini Eshab-ı Kiram Efendilerimizin Peygamber Efendimize duydukları muhteşem sevgide görmekteyiz.

Eshab'dan bir zat, Peygamber Efendimize (sav) gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Benim için sen nefsimden daha sevimlisin; çocuğumdan daha fazla seni severim; evimde olduğumda seni hatırlıyor, seni gelip görmeyince rahat edemiyorum. Senin ölümünle kendi ölümümü hatırladığımda, biliyorum ki, sen cennete girdiğinde peygamberlerle beraber olacak; benim ise cennete girmem şüpheli; eğer cennete girsem bile, seninle beraber olamamaktan korkuyorum." diyor.

O anda: "Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!" (Nisa; 69) Ayet-i Kerimesi nazil oldu.

Eshab-ı Kiram nasıl Efendimize düşkünse Efendimiz de ümmetine çok düşkündü; Yüce Rabb'imiz O'nun şefkatini şöyle beyan buyurmuştur: "Şânım hakkı için, size kendi içinizden öyle bir Peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." (Tevbe, 128) Buyuruyor.

İşte sevgi işte aşk budur!

Allah'a ve peygamberine duyulan aşk, sevgi insana huzur verir; insanın kurtuluşuna vesile olur; eğer, dünyevi sevgileri uhrevi sevgilere dönüştürebilirsek gerçek aşkı bulabiliriz.

Dillerden düşmeyen "Leyla ile Mecnun" aşkında da bu dönüşüme şahit olmaktayız. Aşkın ilahi yansımalarını, gerçek sevgiyi; şefkati, merhameti annelerde somut olarak görmekteyiz.

Ana, yemeyip yediren içmeyip içiren, tehlikelere karşı yavrusunu korumak için canını çekinmeden verebilendir.

-Öyle değil mi?

Düşünün; bir aslan milyonlarca tavuğu önüne katar kovalar amma yavrusuna bir aslan yan baksa aslan kesilir yavrusunu korumak için karşısına dikilir.

O yırtıcı dev timsah küçücük yavrusunu keskin dişlerinin arasına alarak incitmeden taşır, zarar vermez.

Tavuğun cesareti, timsahın yavrusuna karşı merhameti; tüm anaların fedakarlığı, sıkıntılara katlanması gerçek sevginin yansımalarıdır.

Gerçek sevgi: "Anne Kalbi" hikayesinde okuyup, duygulandığımız annenin "canın acıdı mı yavrum" diyen yüreğidir,

Şu yalancı sevgilerin kasıp kavurduğu dünyamızda gerçek sevgiyi görmek için çok değil; azıcık sevgiyle bakabilelim, ön yargılarımızı, saplantılarımızı içimizden uzak tutabilelim…

Sevgiyle kalın, sevgide daim olun.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder