Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgelerinden diğer illere göçler başlarken, deprem bölgelerinden çıkamayan depremzedelere yönelik de yardımlar gerek kamu gerekse gönüllü sivil toplum kuruluşları, meslek odaları tarafından gerçekleştiriliyor. Depremden birinci derecede etkilenen vatandaşların yaşadıkları zor günleri daha çabuk ve yara almadan atlatmaları için Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Hekimi Dr. Abdulkadir Gökmen, “depremzedeleri sarıp sarmalamalıyız, ihtiyaçları olan tek şey bu” dedi. Can Radyo’da yayınlanan Sağlık Arenası programında Gazeteci-Yazar Erkan Doğan’ın konuğu olan Gökmen, meydana gelen depremler ile tüm ülkenin büyük bir yas sürecinde olduğunu söyledi.
Yas Sürecinde Birlik Beraberlik İyileştirir
Tamamlayıcı Tıp Hekimi Dr. Abdulkadir Gökmen, “Deprem yaşayan insanlar ve bizler tüm ülke bir yas sürecindeyiz. Yas sürecini birinci derecede yaşayan kişilerin yalnız olmaması çevresinde onu dinleyen anlayan insanların varlığı önemlidir ki böyle olunca yas süreci daha kolay atlatılabilir oluyor. Depremzedelerin sarılıp sarmalanmaya, sosyal olarak yalnız kalmamalarını sağlanmasına ihtiyaçları var. Akut olarak herkes fedakarlık içerisinde ancak bunun sürdürülebilir hale gelmesi önemlidir. Çok ciddi kayıplar var ve kişiler bu şoku hala üzerlerinden atmış değiller. Birliktelik duygusu çok önemlidir. Kişinin kendi başına duygularını, hislerini sağaltımı mümkün değil ise mutlaka psikolojik destek alınmalıdır” diye konuştu.
Klinik Hipnoz Akademisi’nden Depremzedelere Ücretsiz Destek
Dr. Abdulkadir Gökmen, Klinik Hipnoz Akademisi’nin depremzedelere yönelik olarak Sağlık Bakanlığı sertifikalı hipnoterapistler ile bir çalışma başlattığını duyurdu. Gönüllü doktorlar ve psikologlar tarafından ücretsiz olarak Türkiye’nin her yerindeki depremzedelere ister yüz yüze isterlerse online psikososyal olarak hizmet verildiğini belirten Gökmen, depremzede vatandaşların bu şekilde profesyonel destek alabileceklerinin altını çizdi.
Her Hastalığın Zihinsel Bir Nedeni Var!
Programda ‘Zihinsel korkular kaygılar hastalıklara sebep olur mu?’ konusunda önemli açıklamalarda bulunan Dr. Abdülkadir Gökmen, “Hastalıkların nedenleri vardır. Genetik çevresel beslenme alışkanlıkları gibi. Herkeste hastalıkların altında yatan neden farklıdır. Çok eski çağlardan beri insanın duygusuyla, düşüncesiyle bir bütün olduğu gerçeği bilinir. Son yüz elli yılda bu gerçeği maalesef ıskalıyoruz. Bir hastalığın yapılan tetkik ve taramalarda herhangi bir nedeni bulunamadığında hastayı psikiyatri kliniğine yönlendiriyoruz. Bizim konuşacağımız şey hastalara her hastalığın zihinsel bir nedeni vardır ve tadavi esnasında bunun da değerlendirilmesi gereklidir konusudur. Diyabette, kanserde, hiper tansiyon rahatsızlıklarının da zihinsel nedeni vardır. Bunun doğru tespiti yapıldığında hastalığın iyileşmesi önündeki engellerden kurtulabiliriz. Hipokrat bu konuyla ilgili şunu söyler: “Tüm hastalıkların nedeni kişinin fiziksel, duygusal ve ruhsal olarak dengede olmamasıdır.” Bütüncül tıpta insan biyopsikososyal bir varlık diyoruz. Ama birçok zaman bir hekim olarak hastanın sosyal psikolojik yanını görmeyebiliyoruz. Aslında bunları da değerlendirdiğimizde çok daha hızlı sonuç alındığını görüyoruz” dedi.
Akupunktur Tedavisi İle Bağımlılıklardan Kurtulun!
“Duyguyu biriktirisek o enerji kanalları tıkanabilir ve organlarda bir bozukluklara neden olabilir” diyen Gökmen, Akupunktur tedavisinin hastalıklar üzerindeki etkilerinden bahsetti. Gökmen, karbonhidrat bağımlılığı olan bir hastanın akupuntur tedavisi ile bu bağımlılığından kurtulduğunu belirtti. Her insanın bir hipnozda yaşadığına dikkat çeken Gökmen, Akupuntur felsefesinde her organın bir duygusu olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Toplumumuzda çok sayıda hipnotik kalıplar var. değersizlik inancı, elalem neder gibi çok sayıda hipnozumuz var. bu noktada terapiste de başvurulabilir. Biliçaltını keşfetmek, duyguların dengede olması bizleri daha sağlıklı yapar. Her kronik hastalığın zihinsel bir nedeni vardır ve her organ sisteminin de duygusal bir nedeni vardır. Karaciğerin en bilindik duygusu öfkedir. Safranın duygusu reddedilme, kararsızlık hayata küsmedir. Dalak ve pankreasın duygusu düşünce yoğunluğundan gelir, özgüven eksikliğidir. Midenin duygusu stres olarak bilinir. Midenin bir diğer duygusu da vatansızlık duygusudur. Kalın bağırsağın duygusu mükemmelliyetçiliktir. Kabız olan kişiler genelde her şeyi kontrol etmek isterler kontrolcülük duyguları vardır. Akciğerin duygusu yas ve derin üzüntüdür. Böbreğin duygusu korkudur. Bu hem böbreği hem de böbrek sistemini etkileyebilir. Mesanenin duygusu utanma ve isteksizlik, ince bağırsağın duygusu ise yalnız hissetmek, ihmal edilmişlik, tek edilmişliktir. Kalbin duygusu aşırı sevinç veya üzüntü . Troid için boğaz ifade merkezidir. Troid sorunu yaşayan kişiler hep en son ben diyen kişilerdir.
Bilinç ve Bilinçaltının Hastalıklara Etkisi Nedir?
Tıp biliminin kişinin bilimsel, cisimsel bedeni üzerinde ilerlediğine dikkat çeken Gökmen “Son 50 yılda Avrupa’da da insan bedeninin bir bütün olduğu ve bütün olarak incelenmesi gerektiği vurgulanıyor. İnsanın zihni anne rahmine düştüğü andan itibaren oluşmaya başlıyor. ilk yedi yaşta en fazla bu süreç tamamlanıyor. Doğada öğrenerek bilnçaltını tamamlayan tek canlı insandır. Hipnoterapistler olarak bizler bilinci ikiye ayırıyoruz. Bilinçli zihin bilinçaltı zihni olarak. Buzdağının görünen kısmı bilinç buzdağının altındaki görünmeyen kısım da bilinçaltıdır. Bilinçaltı ise tamamen otonomik fonksiyonları yürüten hayata ait işleyişleri yöneten bir yapı olup tek programı sizi hayatta tutmaktır. Bilinçaltının en büyük gücü duygulardır. Duyguların ise bedenimizde karşılığı ise hislerdir. Her duygunun bedende karşılığı olan bir hissi vardır. Duygu bir enerjidir. Ve bir döngüsü vardır. Her duygunun yaşanılıp bitiyor olması lazım duyguyu biriktirdiğimizde de sorun ortaya çıkabilir” dedi.
“Hekimlik Bir Sanattır”
Gökmen, ifade edemediğimiz duyguların hastaya doğru temas yapıldığında duygusal açıdan gözyaşlarına hakim olamadığına bir hekim olarak çok kez şahit olduğuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Dr. Gökmen şöyle konuştu: “Hasta ‘Ben neden ağlıyorum anlamadım der çünkü hekim muayenede hastalığa neden olan o noktaya temas etmiştir ve hasta ağlamıştır. Her hekim bunu yapmak zorunda değildir ama hekimlik bir sanattır. Benim kendi hekimlik sanatımı icra ederken Sherlock Holmes gibi o alanları keşfetmek, hastanın o alanına dokunmak güzel sonuçlara neden oluyor. Zaten Hipokrat da iyileşmenin ruhta başladığını söylüyor. Dıştan içeri değil, içten dışarı doğru olduğunu söylüyor. Bizler de bunu yapmaya çalışıyoruz.”
İbn-i Sina’nın Deneyini Örnek Verdi
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Hekimi Dr. Abdulkadir Gökmen, polimerik erken tıbbın babası olarak nitelendirilen İbn-i Sina’nın bir deneyinden örnek verdi. Gökmen, “İbn-i Sina deneyinde, iki tane aynı aydaki aynı kilodaki aynı fiziksel özelliklere sahip kuzuyu alıp kafese koyuyor. Kuzulardan biri kurt görüyor, diğeri ise kurdu görmeyen bir bölgeye bakıyor. İkisi de aynı şekilde besleniyor. Kurdu gören kuzunun zamanla büyümesinin gelişmesinin gerilediğini görüyor. Ama kurdu görmeyen kuzu büyüyor her şey yolunda gidiyor. Ve en sonunda kurdu gören kuzu ölüyor” yaşadığımız olumsuz duyguların , anıların devamlı olması bedende strese karşı mekanizmaları aktif şekilde tutup yapım ve onarımı sekteye uğratmaktadır şeklinde konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder