İller

11 Ağustos 2024 Pazar

YAYLA EVLERİMİZİN DIŞ MİMARİSİ


M. Emin karabacak

Söğüt Perşembe Yayla'mızdaki Eski Yayla Evlerimizin Dış Mimarisi...

Yayla evi deyince günümüzdeki betonarme evler aklımıza gelmesin. Yaylaya gidip gelenler eski yayla evlerini hala görebilmektedirler. Burada nasıl oturulur ya da oturulmuş diye sorulan bu evlerde bizim gibi orta yaş ve üstündeki insanlar yaşadı.
*
Yayla evlerimizin mimari yapısı deyince ciddiye almayın beni. Ne mimari adı üstünde çoka yani yığma taşla yapılmış yapılar diyelim.
*
Mimaride Çivlik olarak ifade edilse de biz çoka yani yığma evler demeye devam edeceğiz. Yani harç kullanılmadan taşların yığması ile oluşan taş duvarlı, toprak damlı basit yapılardır. Taşlar arasında toprak harç kullanılmadığı için evden oturunca taşlar arasında gündüz güneşin ışığını gece de ayın ışığını görebilirsiniz.
*
Evlerimizin damı ağaçtan ve topraktandır. Yani sağlam ağaçlar taş duvarın üzerine uzunlamasına yerleştirilirdi. Sonra tersi yönde ağaç dalları ve pardı denilen ağaç parçaları yerleştirilirdi. Sonra da üzeri toprakla kapatılırdı. Yağmur yağınca ev damlamasın diye damının üzerine naylon serilirdi. Yağmur durunca naylon toplanır, dürülüp evin bir köşesine asılırdı.
*

Yayla evlerimizin mimari tasarımına gelince; evimizin penceresi yoktur. Evin tabanı topraktır. Baharın yaylaya gelince evin içi yağmur ve karın erimesinden dolayı oluşan damlacıklardan dolayı delik deşik olurdu. Anne ve ablalarımız kardıkları çamurlarla evin tabanını sıvarlardı. Yani kardıkları çamurlarla evin tabanının düzleşmelerini sağlarlardı.
*
Sürpriz: Sürpriz deyince genelde heyecanlanırız aman yayla evinin sürpriz genelde korkudur. Birincisi yaylaya göçünüzü indirmişsiniz bir bakmışsınız evinizin bir köşesi yıkılmış. Köşe yıkılınca damında da yıkık vardır. O gün eş dostun yardımıyla yıkık yer yapılmaya çalışılır.
*
En kötü sürpriz: Bunu genelde değil de bazen duyardık. Falanlar yemek yerken ya da gece yatarken evlerinin bir köşesi yıkılmış diye. Bu yıkılma genelde yağmur yağarken olmaktadır. Düşünsenize yemek yiyorsun ya da yatıyorsun bir anda evin bir köşesindeki taşlar üzerine yıkıldığını… İnsan korkar. Ama bu risk yayla evlerinde her zaman vardı. Elhamdülillah Rabbim şimdiye kadar ölümlü bir yıkım vermedi.
*
Eminiz penceresi yoktu dedik. Hava ve ışığı taşlar arasından gelirdi. Kapısı tekti, ışık oradan gelirdi. Kapı sadece davar sağılırken ve yatılırken kapatılırdı. KAPIYI ÖRT (kapat) eve sinek gireceği zaman değil hayvan gireceği zaman denirdi. Diğer zamanlar her zaman açıktı.  Bu kapımız bırakın çeliği, demir bile değildi. Tahtadan bir kapı idi. Bir tepik atsan kapı içerde idi fakat insanlar o insanlar değildi. Kapılar hırsızlık için değil mal melenden korusun diye vardı. Yani kapılar,  iki ayaklılar için değil 4 ayaklılar içindi. Hiç hırsızlık olduğunu duymadım. Kapı ancak göç ile geldiği için yine göç ile köye götürmek için sökülürdü. Her sene kapı değiştirilmezdi. Ben bir tek kapımız olduğunu biliyorum.
*
Evlerin önüne ve yanına aynı evlerin yapı mimarisi gibi tavuklar için kümes, danalar için de kuzluk yapılırdı. Yani yığma taşlarla üstü kapalı şekilde. Kısacası yayla evlerinin hayvanlara göre küçültülmüş hali. Bunlar geceyi burada geçirirler. İnekler geceyi, evlerin önlerinde ya da kenarlarında geçirirlerken, davarlar, çoban tarafında başında yatılmak şartıyla davar yatağında yatırtılırdı.
*
Balkon: Yayla evlerinde balkon aramak zaten saçmalık olur. Çünkü evler tek katlı. Balkon sefası sürmek isterseniz ya evin damına ya da çayıra kilim serer orda çayınızı içebilirsiniz. Tabi sıcakta durabilirseniz.
*
Bahçe: Günümüzdeki gibi ekip dikmek içi bilmem kaç m2 çevirip tellemek yoktu. Sarı keleni öldürmede onun için hiç yoktu. Sadece evlerin önün inek sağabilecek, çamaşır ve bulaşık yıkayabilecek bir hareket alanı kader EVİN ÖNÜ dediğimiz bir yer vardı. ESKİ İNSANLARIN EVLERİNİN ÖNÜNDE YER CEVİRMEK İÇİN O KADAR İMKÂNLARI VARKEN ÇEVİRMEMELERİ GÖNÜLLERİ KADAR GÖZLERİNİNDE TOK OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR.  

*
Gözü ve gönlü tok büyüklerimizden, yaylayı mekân tutanlardan Allah razı olsun. Yaylada devlet arazisinin sahiplenmek için değil kullanmak için nasıl olması gerektiğini gösterdikleri için RABBİM ölmüşlerimize rahmet kalanlara sağlık versin…
*
Yaylayı mekân tutup bize emanet bırakan geçmişlerimiz için EL FATİHA
Haftaya; "Eski Yayla Evlerimizin İç Mimarisi..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder