İller

19 Nisan 2022 Salı

​Kelebeklerimizin Kanatları Kırılmasın (1)


İnsanlara yardım etmeyi ve onlara yardımcı olmayı çok severiz millet olarak. Bazen üzerimize vazife olmayan görevlerde sırf iyilik olsun diye de yardım etmeye çalışırız insanlara. Bunu bazen de o kadar abartırız ki birilerinin ona laf söz söylemesin diye yâda dost ayağından da onun adına onun işlerini de yaparız.

Tabiî ki bu iyilik yapma adına yapılan yardımlar aslında karşı taraf için bir kötülüktür.  Bu bazen karşıdaki insanın gelişim açısında zarar da verebilir.

Bu ve buna benzer iyi niyet adı altında yapılan; fakat karşı taraf için kötülük olan iyiliklerimizi bir de çocuğumuzun gelişimi için yaptığımız zaman çocuğumuza daha büyük kötülük etmiş oluruz. Bu tür davranışların görünüşte olumlu gibi görünse de ileriki yıllarda çocuğun gelişimi için yanlış ve hatalı bir davranış olur.

Malumunuz bir hikâye vardır. Baba ile oğlu bir gün kırlarda gezerken kelebeklerin kozadan çıkışlarına şahit olurlar. İlk defa böyle bir şey karşılaşan çocuk babasıyla birlikte kelebeğin kozadan çıkışını seyretmeye başlar. Çocuk kelebekler kozadan çıkarken sıkıntı ve emek harcayarak çıktıklarını ve ardından da hemen uçtuklarını görür. Çocuk buya; kelebeklerin kozadan çıkarken çırpınmalarına ve çektikleri sıkıntı çekmelerine acır.

Çocukta bizim çocuklara iyilik olsun düşüncesiyle yaptıklarımızı kelebeğe iyilik olsun diye elindeki değnekle kelebeklerin yolarını açar. Hatta ağlarının önünü de açarak kelebeklerin kolayca kozadan çıkmalarını sağlar. Kozadan kolayca çıkan kelebekler havada uçmaya başlamalarının 2–3 saniyesi içinde düşerek öldüklerini görür. Garibine giden bu durumu öğrenmek için çocuk vaziyeti babasına sorar. Baba da oğluna:

 "Kelebekler kozadan çıkarken sıkıntı çekerek ve meşakkatli bir şekilde kendi kendilerine çıkarlar. Bunun nedeni olarak da Allah onların uçmalarını sağlayacak kanat ve bacak kaslarının gelişmesi ve olgunluğa ulaşmaları için bu evreyi yaratmıştır. Kelebekler kozadan çıkarken kanat ve bacak kaslarını günlendiriyor ve böylece de kolayca uçuyorlar. Oysa senin onlara iyilik adına yapmış olduğun şey onların sonu oluyor. Senin yardım ettiğin kelebekler bacak ve kanat kaslarını geliştiremedikleri için yani sana göre bu sıkıntılı evreyi yaşamadıkları için uçamadan ölmektedirler."

Bu hikâye bizim çocuk eğitiminde her zaman yaptığımız bir davranış olarak hayatımızda karşımıza çıkmaktadır.

Yine hatırlarsanız bir zamanları Metin Akpınar'ın bir aşı reklâmı vardı:"…bu çocuk niye hastalandı anlamadım gitti. …canı acımasın diye aşısını dahi kendime yaptırdığım halde…"

İşte bunlardan bazı örnekler:

Terleyecek yâda hasta olacak diye koşmalarına mı izin verdik.

Erken yürümeleri için örümceklere mi bindirmedik.

Üzeri pislenir yâda mikrop kapar diye sokağa mı gönderdik.

Sokaktaki arkadaşlarıyla oynamak yerine evi oyuncaklar mı doldurmadık.

Çocukları dışarı gönderirken dahi hasta olur diye çocuğun kendinden ağır elbiseler giydirerek onun hareketlerini mi kısıtlamadık.

Yolda giderken elimizden tutmak istemeyen ve kendi başına yürümek isteyen çocuğa mı izin verdik.

Ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme, şunu yapma… gibi söylemlerimizle çocukların gelişimlerini mi engellemedik.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder